Unutkanlık Alzheimer Belirtisi
Unutkanlık diyerek geçiştirilen bazı tablolar Alzheimer hastalığının ilk belirtisi olabilir. Siz de öğrenmiş olduğunuz bilgileri kısa sürede unutuyor musunuz? Yeni hobiler edinmekte güçlük mü çekiyorsunuz? Özetle, zihninizin eskisi kadar açık olmadığından yakınıyorsanız, dikkatli olun.
Dr. Nebahat Bilici
Nöroloji Uzmanı
Alzheimer basit unutkanlıklarla diye nitelendirilen genellikle ‘stres’ veya ‘aşırı yoğunluktandır’ düşüncesiyle çoğu zaman dikkate alınmıyor. Ancak 30-40’lı yaşlarda başlayan unutkanlıkları hafife almayıp, mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurmalı. Bunun nedeni ise önemsenmeyen unutkanlıkların hastanın zamanla yatağa bağımlı kalmasına yol açabilen Alzheimer hastalığının ilk belirtisi olan “hafif kognitif bozukluk” olabilmesi.Alzheimer’in ortaya çıkması önlenemese de, erken dönemde yakalandığı için ilaç tedavisi ve yaşam alışkanlıklarındaki değişiklikler sayesinde bu süreç oldukça yavaşlatılabiliyor.
Önce bellek işlevleri bozuluyor
Bunama grubunda yüzde 60 gibi yüksek bir oranda görülen Alzheimer, öncelikle bellek işlevleri ile ilgili beyin hücrelerinin ölümü sonucu oluşan ve kesin nedenleri bilinmeyen bir hastalık. Bellek ve bilişsel işlevlerde ilerleyici bir kötüleşme ile seyrederek zamanla hastanın günlük işlevlerini bile yerine getiremeyecek konuma gelmesine neden olabiliyor.
Genetik etkenler riski 2 kat artırıyor
Hastalık 65 yaşın üzerinde doruğa çıkıyor ve her 5 yılda bir risk 2 kat artıyor. Genetik etkenler de hastalığın gelişiminde yaş faktöründen sonra yer alıyor. Özellikle 1. derece akrabalarda bunama sorunu varsa Alzheimer gelişme riski 2 kat yükseliyor. Bu risk faktörlerini sırasıyla inme, kafa travması ve kadın olmak takip ediyor. Entelektüel seviyesinin düşük olması da Alzheimer riskini artıran önemli bir etken. Kişi zihinsel performansını ne kadar çok geliştirirse bu hastalığı yakalanma riski de o denli düşüyor. Bunun için uzmanlar bol bol kitap okumayı, spor yapmayı ve hobi edinmeyi tavsiye ediliyor.
30-40’lı yaşlarda başlayan unutkanlığa dikkat
Alzheimer hastalığının ilerleyen yaşlarda aniden ortaya çıktığı sanılıyor. Oysa bu hastalığın ilk uyarıcı işareti olan unutkanlık 30-40’lı yaşlarından itibaren başlayabiliyor. Örneğin hasta dans kursunda adımları öğrenebilmek için diğer öğrencilerden daha fazla çaba sarf ediyor ya da hareketleri ertesi gün unutuyor. Veya yeni bilgiler edinmek için eskiden kitabı bir kez okuması yeterli olurken, artık sayfayı tekrar gözden geçirmek zorunda kalabiliyor. Ancak iş ve sosyal yaşamda henüz ciddi bir gerileme olmadığı için hastalığın ilk belirtisi gözden kaçabiliyor.
ÜÇ AŞAMADA GELİŞİYOR
Erken evre: Hasta basit unutkanlıklardan yakınıyor
Unutkanlık yaşlılığın doğal bir sonucu olarak görüldüğü için ‘erken evre’, hasta ve hasta yakınları tarafından genellikle gözden kaçırılıyor.
Erken evrenin ilk belirtisi, basit unutkanlıklar. Önce beynin kayıt işlevi olumsuz etkileniyor. Hasta yeni bilgileri öğrenmekte güçlük çekiyor ve yakın dönemde yaşadığı olayları unutuyor. Mantık yürütme ile entelektüel becerisi de bozulmaya başlıyor, hasta bunun sonucunda kendini yavaş yavaş sosyal hayattan izole ediyor.
Orta dönem: Hafıza yeteneği belirgin derecede bozuluyor
Hastalık ilerledikçe belirtiler belirginleşiyor ve günlük yaşamı daha fazla etkilemeye başlıyor.
Orta evrede yakın dönem hafıza yeteneği belirgin derecede bozulduğu için hasta aynı soruyu defalarca sorabiliyor. Zaman ve mekansal bellek de bozulmaya başlıyor; hasta sık sık ‘biz neredeyiz?’ sorusunu yöneltiyor veya bulunduğu ortamda kaybolabiliyor. Mantık yetisi de bozuluyor ve hasta hemen hiçbir konuda karar veremez hale geliyor. Orta dönemde en çok dikkat çeken şey ise dil işlevinin bozulması. Hasta ilk dönemler kelimeleri bulmakta zorlanıyor. Zamanla kelime hazinesi azalıyor, hasta daha az kelimelerle, basit ve kısa cümleler kurmaya başlıyor. Mantık ile entelektüel düzeyde ciddi bozulma oluştuğu için herhangi bir konu hakkında yorum yapmakta güçlük çekmeye başlıyor.
Üçüncü evre: Bakıma muhtaç oluyor
Üçüncü evrede hastanın beyni artık hiçbir kayıt yapamaz hale geliyor. Ayrıca sadece yakın geçmiş değil, yıllar öncesinde yaşananlar da hafızadan yavaş yavaş silinmeye başlıyor. Dil işlevlerinde ciddi bir bozulma oluyor ve hasta ‘tek tük’ kelimelerin dışında konuşamıyor, söylenenleri anlamıyor. Yemek yemek, yürümek, alışveriş yapmak ve yıkanmak gibi günlük işlevlerini tek başına yapamıyor, bakıma ihtiyaç duyuyor. Hasta zamanla yatağa bağımlı hale gelebiliyor.
Tedavi ile hastalığın hızla ilerlemesi önlenebiliyor
Alzheimer günümüzde tedavisi mümkün olmayan bir hastalık. Bu nedenle tedavide hedef hastalığın hızla ilerlemesini önlemek ve yaşam kalitesini artırmak.Hastalardan zihinsel performanslarını artırmak için bol bol kitap okumaları, yeni hobiler edinmeleri ve sosyal hayata daha fazla karışmaları isteniyor. Rutin alışkanlıkların dışına çıkmaları, örneğin işe her gün aynı yoldan değil, daha farklı yollardan gitmeleri öneriliyor. Zihinsel performansın artmasında çok etkili olduğu için açık havada 3 gün 40’ar dakika yürüyüş gibi ağır olmayan fiziksel egzersizler yapmaları da tavsiye ediliyor.
Evde güvenlik önlemlerinin alınması şart
Orta ve geç dönemde ise ilaç tedavisi ile hastalığın yol açtığı uykusuzluk, huzursuzluk, aşırı şüphecilik ve depresyon gibi sorunların şiddeti hafifletilebiliyor. Böylece hem hastanın hem hasta yakınlarının yaşam konforu artırılabiliyor. Ayrıca hastanın kendine zarar vermesini önlemek için evde balkon ve pencere kolluklarının çıkarılması, bıçak gibi kesici aletlerin ortadan kaldırılması ve merdivenlere dikkat edilmesi gibi uygun koşulların sağlanması gerekiyor. Kaybolduklarında kolayca bulunabilmelerini sağlamak amacıyla da üzerinde adres ve isminin bulunduğu künye kullanımı hasta güvenliği açısından son derece önem taşıyor.