AKP’li Külünk’ten Samimi-Çarpıcı Açıklamalar
AKP MKYK eski Üyesi Metin Külünk Türk siyasetinin parti farkı gözetmeksizin milletin iradesini, sesini duymamak, işitmemek, görmemek gibi bir rol üstlendiğini söyledi. Külünk, “Sokak, siyasi partilere olan güvenini kaybediyor. Ekonomik buhran yaşanırken toplumda rahatsızlıktan yaratan, Sayın Erdoğan’a yük olan beş şirket açıklama yapmak zorunda. Yerel seçimde vatandaş Erdoğan’a açık mektup yazdı. Zaman geçtikçe ümitleri kayboluyor. Ekonomi, tarım, sağlık, eğitim alanındaki sıkıntıların yanı sıra göç politikası, paralı ile vatandaşlık verilmesi konusunda yanlışlıklar yapıldı” dedi.
—
Kemal Derviş’in IMF Ekonomi Politikası‘nı bugün uygulanan ekonomik politikalara benzeten AKP MKYK eski Üyesi Metin Külünk, Türkiye’de 1997-98-99 ve 2000’lı yıllarda vatandaşların parlamentoya bakışları olumsuzlaştığına dikkat çekti. Külünk” Siyasete olan güven bu yıllarda ciddi anlamda kayboldu. Refahyol hükümetinin post modern darbe ile (28 Şubat’ta) tasfiyesi sonucu ortaya siyasi kaos çıktı. Bütün partiler parçalandı, parçalanan partilerin sokağa ümit vermesi mümkün değildi. Merhum Ecevit başbakanlığında seçime gidildi, Türkiye Kemal Derviş politikalarına kilitlendi. Kamu mali yapısı ciddi anlamda yönetilmez hale geldi. Türkiye çok ciddi finansal-ekonomik dar boğaza girdi. IMF kemer sıkma politikaları tüm yükü dar gelirli, işçiye, köylüye, esnafa getirdi. Şu anki ekonomi politikalarda önemli ölçüde buna benzediği için sık sık itiraz ediyoruz”
Devlet iradesini koysun yurtdışındaki 500 Milyar dolar getirtilsin
Gezi kalkışması, dershaneler krizi, 17-25 Aralık, 15 Temmuz ve 6 Kasım depremi gibi olayların Türkiye ekonomisine maliyeti artı, eksi bir trilyon dolar civarında. Bunu dar gelirli, çiftçi, asgariye yüklemeyelim Türkiye’nin yurtdışında paraları var. Devlet iradesini koysun (500 milyar dolar) getirilsin. Fetö’nün ayağı Galdyo İkinci Dünya Savaşı sonrası sızdırıldığı, sızdığı yerlerdeki en kritik noktayı yarı ve iç güvenliğin içindeki unsurlarını 17-25 Aralık’ta harekete geçirdi. Küresel akıl var karşımızda bu aklın operasyon yapısı NATO’dur. Stalin’in baskıları Türkiye’yi NATO’ya teslim etmiştir.
Halk Cumhurbaşkanına açık mektup yazdı
31 Mart seçimlerine halkımız Sayın Cumhur başkanımıza çok açık mektup yazdı. Milletimiz ilk bir ay mektubun cevabını bekledi. Haziran ayından itibaren mektubun cevabı geciktikçe sokağın ümidi kaybolma sürecinde. Beş şirketin Erdoğan’a yük olmaya hakkı yok. Bu ülkede herkes eşit yurttaştır. Kanun parası olana başka, parası olmayana başka işlemez. Sokakta bir soru oluşuyorsa yürütme ve siyasi otoritenin vazifesi sokağın bu şekilde düşünmesi engellemektir. Türkiye’de yargı işlese bu tartışmaları yapmazdık zaten. Bu ülkenin yüzde birlik kesiminin servetinin ne kadarlık olduğuna bakacağız. 2023-24-25 servet vergisi konulmalı. Siz de taşın altına eline koymalısınız denmeli.
Beş şirket üzerindeki tartışmaları bitirecek olan kendileridir…
Sayın Erdoğan’ın üzerinde bu kadar yük olma hakları yok. Sürekli bu beş şirket üzerinden sayın Erdoğan sokakta yargılanıyor. Sokakta beş şirket üzerinden Ak parti siyasetini hareketini çok ciddi anlamda rahatsız. Eğer verdikleri vergi varsa çıkıp, bunu kamuoyuyla paylaşmalılar. Ben AK partinin kuruluşunda akıl ve alın teri sarf eden birisi olarak bu şirketlerin hesabını vermekle yükümlü değilim. Biz mücadelemizi bir grup adamın zenginleşmesi için vermedik. Siyasi liderlerin kullandığı jargonlar kendilerine aittir… İsmet Paşa’nın muhalefetle izlediği çizgiye bakın. Konuşmaların bütününe baktığımızda toplumun belli bir kısmını ciddi anlamda rahatsız ediyor. İtiraz ediyorlar. Daha kucaklayıcı olması yönünde. Ayrıştırıcı ve ötekileştiren dil ne Ak Partinin ne de CHP’li siyasetçilerin işine yarar. Gönül isterdi ki bu cümlelerin hiçbiri kullanılmasın. Siyasetin bu kelimelerle anılıyor olması özellikle toplumun bir kısmını üzdüğünün farkındayım. Olmamasını da cani gönülden istiyorum. Göç politikası doğru değil… Türk vatandaşlığında ekonomik değerler vatandaşlık verilmesini doğru bulmuyorum. Son dönemdeki göç politikalarını üzülerek doğru bulmadığımı söylüyorum.”