Çocukta Diş Travması

Çocukta Diş Travması

Çocuklarda diş travmaları sıklıkla görülen, hem aile hem de çocuk açısından son derece üzücü ve zor bir durumdur. 

Dr. Nihal Çetin Turan

Pedodontist

Çocukta yüz bölgesini içeren kazalarda diş yaralanması, diş hekimliğinde acil müdahale gerektirir. Özellikle şiddetli yaralanmalarda ailenin sakin ve soğukkanlı davranması çocuğun genel ve diş sağlığı açısından çok önemlidir.

Çocukların yaklaşık yüzde 30’u basit kazalar sonucu diş travmalarına maruz kalır. 1-3 yaş dönemindeki çocuklar, yürümeyi öğrenirken kas kontrollerini sağlayan motor koordinasyonu henüz tamamlanmadığından, dengelerini sağlayamaz ve sıklıkla düşerler. Düşmelerden en çok etkilenen dişler üst çenedeki keser dişlerdir. Yapılan araştırmalarda erkek çocukların kız çocuklara oranla travmaya daha yatkın olduğu görülmüştür. Yaralanma esnasında bebeğin ağzında bulunan biberon, emzik veya oyuncak benzeri cisimler travmanın şiddetini artırır.
Okul çağı çocukları bahçe ve koridorlarda oynarken sıklıkla kazalar meydana gelir. Kazalardaki yaralanmalarda genellikle ön bölgede bulunan kesici dişlerde kırıklar görülür. Ayrıca epilepsy, mental retardasyon gibi sistemik rahatsızlıklarda koordinasyon bozukluklarına veya kriz anında ani bir travma gelmesine bağlı olarak yüz yaralanmaları ve diş kırıkları izlenebilmektedir.

Sakin ve soğukkanlı olmak gerekir
Çocuk süt ya da sürekli dişlenme dönemindeyken, travmaya uğradığında ailenin sakin olup gerekeni yapması büyük önem taşır. Özellikle şiddetli yaralanmalar sonucunda sakin olmak ve soğukkanlı davranmak zor olsa da, çocuğun genel ve diş sağlığı açısından çok önemlidir. Hekimin de olaya bilinçli yaklaşımı tedavi prognozunu olumlu etkiler.
Öncelikle bilinmesi gereken en önemli nokta, travma sonucu görüntü ne olursa olsun çocuğun mutlaka diş hekimi muayenesine götürülmesinin önemidir. Aileler, düşme ya da yaralanma sonrasında çok kanamalı bir durum ve dişin dıştan görünüşünde problem olmasa bile, bu durumu yine de önemsemelidir. Unutulmamalıdır ki travma sonucu diş kayıplarının çoğu, müdahalede geç kalınmış olan dişlerdir.
Hekim muayene esnasında öncelikle hasta hakkında genel bilgiler almalıdır. Çocuğun genel sağlığını ilgilendiren sistemik bir rahatsızlık veya alerjinin varlığı, tedavi için kullanılacak ilaç seçiminde önem taşır. Kazanın meydana geldiği ortama göre tetanoz aşısı tekrar değerlendirilmelidir. Sonrasında kazanın ne zaman, nerede, nasıl oluştuğu hakkında bilgiler değerlendirilir. Verilen bilgiler doğrultusunda en doğru tedavi uygulanır.
Klinik muayene esnasında dişleri çevreleyen yumuşak dokular, sert dokular ve dişler değerlendirmeye alınmalıdır. Klinik muayene sonrasında röntgen alınarak yapılacak radyolojik muayenede çevre dokuların ve dişle ilgili patolojilerin tespiti yapılır. Düşmenin şiddetine göre diş ve çevre dokulardaki hasar değişir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; süt dişlerinde daha çok destek dokularda yaralanmalar ve dişte çeşitli yer değiştirmeler gözlenirken, daimi dişlerde kemiğin daha kompakt yapıda olması nedeniyle genellikle diş ve çevre dokularda kırıklara rastlanabilir.

Tedavi sürecinde aile takipçi olmalı
Eğer travma sonucu diş yer değiştirmiş ve sallanıyorsa, sallanan diş yanındaki diğer dişlerden destek alınarak sabitlenebilir. Klinik duruma göre 1-4 hafta bu uygulama sürdürülmelidir. Hekimin belirlediği aralıklarla düzenli olarak kontrole gitmek ve uyarılarına dikkat etmek önemlidir. Örneğin travma gören dişi bir süre kullanmamak gerekebilir. Ön keser bölgesinde bir dişte yaralanma mevcutsa hiç ısırma hareketi yapılmamalı, yiyecekler küçük lokmalar halinde arka dişlere götürülerek yenmelidir. Çünkü ısırma işlemi dişe kuvvet uygular ve yeni bir travma etkisi yaratabilir. Çocukların bu konuya dikkat etmeyebilecekleri göz önüne alınarak ebeveynlerin takip etmesi gerekebilir.

Erken müdahale çok önemli
Travma nedeniyle oluşan diş kırıklarında, bulunabilirse mutlaka kırık parça da diş hekimine götürülmelidir. Çünkü restorasyon malzemeleriyle kırık parça dişe tekrar yapıştırılabilmekte ve estetik olarak da çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Diş kronunun kırıldığı durumlarda en kısa zamanda kapatılması, restorasyonunun yapılması büyük önem taşır. Kırılan diş parçasını hekime götürmek için en ideal ortam ağız içidir. Ancak çocuk heyecanla dişi yutabileceğinden ya da tekrar düşürebileceğinden bu yöntem fazla tercih edilmemelidir. Basic fuksin ya da serum fizyolojik dişi taşımak için en ideal solüsyonlardır. Bu malzemelerin bulunmasında sıkıntı yaşanabileceğinden, pastörize süt ya da temiz su içerisinde götürmek tedavinin başarısı açısından büyük yarar sağlamaktadır. Dişin soketinden (yerinden) tamamen çıktığı durumlarda, diş kron kısmından tutularak düştüğü yerden alınmalı ve temiz, akan su altında yıkanmalıdır. Mümkün olduğunca dişin kök kısmına, burada bulunan liflere zarar vermemek için dokunulmamalıdır. İlk yarım saatte müdahale edebilmek dişin tekrar uzun yıllar ağızda kalma şansını önemli ölçüde artırmaktadır.
Travma sonucu etkilenen dişlerde kısa dönemde oluşan sorunların yanısıra zamanla da bazı problemler yaşanabileceği unutulmamalıdır. Dişte renklenme ya da ağrı şikayeti gelişebilmektedir. Bu nedenle travma gören dişler mutlaka belli aralıklarla muayene edilmeli ve hatta kontrol radyografileri de alınarak takip edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, yapılacak erken müdahaleler ileride oluşabilecek ciddi sorunları önler. Sağlıklı günler dileğiyle…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.