Hayatın Felç Olmasın
Çoğu kişinin korkularından biri felç olmak ve ömür boyu yatağa bağımlı kalmaktır. Adı söylenmeye bile çekinilen felç yani inme, dikkatli bir tedavi süreciyle atlatılabilir.
Dr. Gamze Şenbursa
Fizyoterapist
Felç, Türkiye’de her yıl tahmini 100 bin kişiyi etkilemektedir. Beyni besleyen arterlerden birinin yırtılması veya tıkanması sonucu ortaya çıkar. Tek taraf kol ve bacak kaslarında güçsüzlük veya fonksiyon kaybına sebep olur.
Dünyada insanı engelli hale getiren hastalıklar kategorisinde felç birinci sırayı almaktadır, ölümlü hastalıklarda ise ikinci sırada yer almakta, çok uzun süren tedavi süreçleri ise hastayı ve ailesini yıpratmaktadır.
Hareketsizlik Bile Felç Nedeni
Beyine giden kan damarlarında oluşan patolojik değişiklikler, travma, serebro vasküler hastalıklar, beyin ameliyatlarından ve zehirlenmelerden sonra gelişebileceği gibi, beyin tümörü, mikrobik hastalıklarda bu nörolojik tabloya neden olabilir. Yaş, yüksek tansiyon, hareketsiz yaşam, şişmanlık, şeker hastalığı, kalp ile alakalı anomaliler, damar sertleşmesi, kolestrol, sigara, kahve, östrojen içeren ilaçlar risk faktörleri arasındadır.
Her Hastada Farklı Hasarlara Yol Açar
Afazi: Felç geçiren hastaların dörtte birinde görülür. Hasta konuşulanı anlamada, konuşmada ya da yazmada güçlük çeker. Mental durum bozuklukları: Hastanın çevresindeki kişileri tanıması, içinde bulunduğu yer ve zamanın farkında olması, dikkat, hafıza gibi fonksiyonlar. Yutma güçlüğü: Katı ve sıvı gıdaları alırken zorlanmak, gıdaların nefes borusuna kaçması. Görme problemleri, denge bozuklukları: Otururken, ayakta dururken veya yürürken dengenin sağlanamaması. Dokunma duyusu: Dokunma duyusu gibi bazı duyularda azalma veya kayıplar yaşanır. Mesane ve bağırsak: Mesane ve bağırsak fonksiyonları bozulabilir. Felç sonrası: Uzun süreli yatak istirahatine bağlı kondisyonsuzluk ve bası yarası, enfeksiyon, damarsal problemler, kemik erimesi, genel ağrı, omuzda ağrı ve hareket kısıtlılığı, eklemlerde sertlik (kontraktür), kaslarda istenmeyen düzeyde kasılmalar (spastisite), epilepsi (sara hastalığı), depresyon gibi problemlerle sıklıkla karşılaşılır. Tedavinin rehabilitasyon ekibi tarafından yapılması gerekir. Bu ekipte; beyin cerrahı, nörolog, fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı, fizyoterapistler, rehabilitasyon hemşiresi, ortez ve protez teknisyeni, iş ve uğraşı terapistleri, sosyal danışman ve psikolog bulunması gerekmektedir.
Refleks Terapi
Yapılan ilaç tedavisi, beyin kanaması veya tıkanması neticesinde beyin dokusuna verilen hasarı bir an önce en aza indirmek, ilerlemesini önlemek ve beyin işlevlerinin sürdürülmesini sağlamaktır. Hastalığın tedavisinde en uzun ve zor dönem rehabilitasyon aşamasıdır. Rehabilitasyonun amacı hastaların fiziksel, zihinsel ve toplumsal işlevini en üst düzeye ulaştırmaktır. Rehabilitasyon aşamasında eklem hareketleri, germe egzersizleri, kasların güçlendirilmesi ve denge eğitiminin önemi büyüktür. Manuel olarak kaslara, eklemlere ve bağlara yapılan mobilizasyon ve manuplasyon hareketlerinin özel uzmanlık gerektirmekle beraber hastada daha kısa sürede ağrı ve harekette rahatlama ile fonksiyonel seviyede ilerlemeye sebep olmaktadır. Felç tedavisinde kullanılan refleks terapi doğuya özgü meridyen teorisi, akapunktur noktaları, Güney Amerika yüz haritaları ve klinik nörolojiyi de içeren birçok sistemin kombine edilerek kullanıldığı tedavi edici bir metottur. Bölgeler, meridyenler ve sinir sonlanmaları boyunca spesifik noktalara yapılan basınç nöro-biyolojik sistem ve merkezi sinir sistemini uyararak nörotransmitterler ve endorfin serbestleşmesini sağlar. Ayrıca bu haritalar vücutta faklı sistemler ile bağlantılı olan ve yüzde nörolojik yönden zengin olan bölgeler ile ilişkilidir. Verilen uyarılar kas iskelet sistemi ve beyine giden sinirsel uyarıları arttırıp kişinin iyileşme sürecini kısaltmada ciddi rol oynar.