Meme Kanserinde Tedavisinde Patoloji

06.01.2021
4.387
Meme Kanserinde Tedavisinde Patoloji
67 / 100

Günümüzde meme kanseri tedavisinde ‘Tümörün biyolojisini keşfetmek’ , evresinin bile önüne geçerek önem kazandı. Artık tümörün biyolojik yapısına göre tedavi protokolü hazırlanıyor. Bu sayede elde edilen bilgiler doğrultusunda ilaç çalışmaları ve çeşitliliği arttı. Son iki yıldır kemoterapi ile başlayan tedavi sürecinin tümörün yapısına göre yüzde 50-80 arasında tam iyileşme ‘hastalar ameliyat edilmezse iyileşme sağlanabilir mi’ tartışmasını da gündeme taşıdı.

Prof. Dr. Hasan Karanlık

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü

Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı

Son 50 yıldır uygulanan meme kanseri tedavisi incelendiğinde bütün meme-göğüs kası-lenflere kadar sorunlu tüm bölge alınırken son iki yılda uygulama değişti.

San Antonio Göğüs Kanseri Sempozyumu (San Antonio Breast Cancer Symposium-SABCS) bu yıl Covid19 nedeniyle online ortamda gerçekleştirildi. 90 ülkeden 10 binden fazla meme kanseri uzmanın katıldığı toplantıda meme kanseri tedavisinde uygulanan güncel tedavi yöntemleri tartışıldı. Toplantıya tümörün biyolojik özelliklerine göre tedavi yöntemleri ve ‘hastalar ameliyat edilmezse iyileşme sağlanabilir mi’ tartışması damgasını vurdu. Uzmanlar arasında yapılan anket sonucu yüzde 88 oranında cerrahiyi terk etme konusunda verilerin yetersiz olduğunu ortaya koydu.

Tümörün biyolojisine göre tedavi protokolü uygulanıyor…

Artık tümörün yapısı-biyolojisi hakkında bilgi veren patoloji raporuna göre tedavi protokolü hazırlanıyor. Hastaların yüzde 40’ında önce kemoterapi ile tümör küçültülüp sonrasında ameliyat ardından da radyoterapi tedavisi uygulanıyor. Amaç meme alınmadan tümörün temizlenip, ameliyat (hatta onkoplastik cerrahi ile meme güzelleştirilerek) sonrasında radyoterapi ile hastanın hayata kaldığı yerden hatta daha mutlu devam etmesi sağlanması.

Tedavi protokolü her hastaya özel ve farklıdır…

Meme tümörü tedavisinde; multi-disipliner yaklaşım ve ilaç tedavisindeki gelişmeler yoğun şekilde kullanıldığı için daha başarılı sonuçlar elde edilmeye başlandı. Patolojiden gelen bilgi yakın zamana kadar önemli değilken şimdi bu bilgiler ışığında her hastaya özel ve farklı tedavi uygulanır hale geldi. Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi, hormonaterapi, immüno terapi, hedefe yönelik tedavi, akıllı ilaçlar, gibi…) Kimi tümör kemoterapiye duyarlı iken kimisi (memede yüzde 70) hormona duyarlıdır. Örneğin; tümörde östrojen hücresi varsa hormon, hücre yüzeyi düz ise akıllı ilaç tedavisi uygulanır.

Tedavide başarı arttı, ölüm oranı azaldı…

Meme kanseri tedavisinde kullanılan çok sayıda ilaç olmadığı için tümör biyolojisini bilmek yeterli değildi. Ancak tümör biyolojisinin keşfi ile hedefe yönelik tedavi gelişti bu da hastalığı kontrol edebilme gücünü artırdı. Etkin-kaliteli tedavi ile başarı artarken, ilaçlara bağlı yan etkiler ve ölüm oranı azaldı. Uygulanan cerrahi yöntemlere bağlı vücut bütünlüğünü, psikoloji, yaşam kalitesini bozacak işlemler azaldı. İyileşme süreci kısaldı. Artık ameliyat ile aynı gün hasta evine gidebilir. Kanser tanısı ‘daha güzel memelere sahip olabilirim’ düşüncesiyle olumlu hale bile geldi. ‘Kombine Ameliyat’ olarak adlandırılan tedavi ile onkolog ve plastik cerrah birlikte operasyona giriyor. Kanserli bölge temizlendikten sonra karşı meme ile görsel bütünlük sağlanıp gerekirse küçültme-toparlama-dikleştirme işlemi yapılması kadının ameliyat sonrası belki de hastalık öncesinden çok daha estetik bir meme görüntüsüne kavuşmasını sağlıyor.

Radyo terapi süresi de kısaldı…

Eskiden 6 hafta olan radyoterapi süresi 2020 Nisan ayında FAST-Forward çalışması ile kriterlere uygun olan hastalarda üç, yeni yayınlanan çalışma ile bir haftaya indi. Başka ülke ya da şehirden radyoterapi tedavisi için gelen hastalar için bu büyük bir sorundu. Bir haftalık radyoterapi incelendiğinde en az uzun ve geleneksel tedavi kadar etkili olduğu saptandı.

‘Sorunlu meme alındı, tedavi bitti’ anlayışı tarihe karıştı…

İlaç ya da ışın tedavisi anlayışı yok artık. Şimdi hangi hastaya, hangi tedavi yöntemleri, hangi sırayla uygulanacağı; hastanın yaşı, genel durumu- ek hastalıkları, tümörün evresi, biyolojisi, hastanın istekleri de dikkate alınarak karar veriliyor. Bunun içinde multi-disipliner yaklaşım ile çekirdek kadroda cerrah, medikal onkoloji, patoloji, radyoloji uzmanı, yardımcı ekip olarak radyasyon onkolojisi, plastik estetik, psikiyatrist-psikolog, fizik tedavi ve diğer branş uzmanları toplanarak hasta için en doğru tedavi yönteminin kararı alınıyor. Bu yeni değil sadece günümüzde daha çok tercih edilen tedavi anlayışı haline geldi.

Avantajları:

*Hastaya sistemik tedavi ile ( kemotarepi, hedefe yönelik, akıllı ilaç, hormona terapi,vs.) ile başlandığında tümörün ilaçlara olan duyarlılığı ölçülür.

*İkinci avantaj tümörün koltuk altındaki lenf modlarında evresi gerileyip-küçülecek (lenfler ya da meme tümüyle alınmayabilir) böylece ameliyat bölgesi küçülür, hasta ve doktor üzerindeki yükü azalır.

Bu noktaya gelinmesindeki en önemli etken ilaç endüstrisindeki gelişmelerdir.

Erken teşhisin yolu ‘farkındalık’

Türkiye’de ilki 1995’te kurulan ve her 250 bin nüfusa bir KETEM-Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi; 81 ilde 218 şube, 36 mobil toplam 254 merkezde tarama yapıyor. 2019 yılında yaklaşık 7 milyon kişi ücretsiz kanser taramasından faydalandı. Bu hizmete rağmen (eğitim seviyesinin yüksek olması fark etmiyor) metastatik yani koltuk altına yayılmış hasta oranı yüzde 6 iken gelişmiş ülkelerde bu sadece yüzde 1-2. İleri evre meme kanseri tedavisinde 6 ay ila bir yıl, metastatik olduğunda ise ömür boyu kemoterapi görmesi gerekir. Oysa erken teşhis ile meme ve lenfleri almaya gerek kalmadan daha kısa sürede tedavi, daha az ilaç kullanılacak, hasta ve yakınlarının yaşadığı sıkıntılı süreçte kısalır. Bu da çok önemli bir nokta. Çünkü hasta yakınları kanser tedavisi sırasında hastadan fazla etkilenebilir.

Meme kanseri tedavisinde amaç: ameliyat- kemoterapi-radyoterapi sürecinde hastaya yan etkileri en az, tedaviye uyumunu artıran yöntemleri uygulamak…

*Ameliyattan korkma meme kaybı yok, üstelik daha güzel memeye sahip olma şansı varJ

*Kemoterapiden korkma! Yan etkisi az, yeni ilaçlar geliştiJ

*Kanser tedavisi artık hastayı yoran tedavi süreci değil J

*Radyoterapiden korkma! Teknik gelişti, yara yok, komşu organlara zarar verilmiyor, üstelik süre bir haftaya düştüJ

*Kanser tanısı tabii ki ilk önce kadını olumsuz etkiler ama motivasyonla hayata bakış açısı olumlu yönde değişebilir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.