Neşter Tutan Eller Estetiklendi

Plastik, Rekonstrüktif-Estetik Cerrahi ve Dermatoloji uzmanlığı sınırlarına dahil olmayan hekimlere de ‘estetik işlemler yapabilme’ yetkisinin verilmesi tartışmalara neden oldu. Altı yıllık tıp eğitimi sonrasında beş yıl da uzmanlık eğitimi aldıklarını sonrasında da hafta sonu bile dahil olmak üzere sürekli gelişmeleri takip ettiklerini ifade eden Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği yetkilileri, “Eli neşter tutan her hekim her alanda uzman olamaz. İki-üç haftalık sertifika eğitimi ile diğer branştaki hekimlere ‘estetik işlemler yapabilme’ yetkisinin verilmesi 2008’te Danıştay tarafından iptal edilmiştir” diyerek karara tepki gösterdi.
—
Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği yetkilileri Resmî Gazete’de 07 Ocak 2025 tarihinde yayınlanan yeni yönetmelikle ilgili Sağlık Bakanlığı’nı eleştirdi: “Eli neşter tutan her hekim her alanda uzman olamaz. Tıpta Uzmanlık Alanı Kurulu her branşın sınırlarını çizer. İki-üç aylık sertifikanın; bizim eğitim dahil en az 11 yıllık deneyimimizle eş tutulması kabul edilemez” açıklamasında bulundu.
Tıp eğitimi alan yaklaşık 20 bin öğrenci arasında yapılan TUS sınavlarında en çok talep gören ilk üç branşın içinde yer alan plastik, rekonstrüktif-estetik cerrahi ve dermotoloji uzmanlığının sınırları içine eğitim müfredatı ve sertifika sonrası diğer hekimlerin de dahil edilmesi tartışmaları beraberinde getirdi.
Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Yazar, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Tosun, Genel Sekreter Doç. Dr. Anıl Demiröz, Sayman Prof. Dr. Şakir Ünal, Bireysel İşler Sorumlusu Prof. Dr. Ahmet Demir, İnternet Sorumlusu Prof. Dr. Sinan Öksüz, TBB-Tarihçe ve Üyelik Sorumlusu Op. Dr. Çetin Duygu’nun katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında yönetmelikle ilgili görüşler dile getirildi. “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” kapsamında yapılan düzenlemelere dair öneriler paylaşıldı.
Prof. Dr. Şükrü Yazar, Danıştay’ın 2008 tarihinden itibaren sertifika veya buna benzer yetki belgesine dayanılarak unvanlarda “estetik” veya benzer anlama gelecek hiçbir ibare kullanılamayacağı, bu tip işlemlerin de sadece ilgili alandaki doktor ve uzman doktorlar tarafından tıbbi işlem olarak yapılabileceği gerekçesiyle sonlandırılma kararını hatırlattı. Prof. Dr. Şükrü Yazar, “Uzmanlık dışı hekimlere yetki verilmesi, genellikle olağanüstü durumlarda, örneğin bir salgın veya savaş sırasında acil ihtiyaçları karşılamak üzere alınan geçici bir önlemdir. Şu anda girişimsel estetik işlemler alanında nasıl bir acil ihtiyaç veya yetersizlik olduğu düşünülmüştür ki böyle bir düzenleme yapılmıştır? Sağlık sistemini, hasta güvenliğini ve mesleki standartları tehdit eden bu kararın gerekçesi şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır” dedi.
Olası Riskler ve Endişeler
Toplantıda dernek yetkilileri olası risk ve endişeleri şu başlıklar altında gündeme taşıdı.
Halk Sağlığı:
Estetik uygulamalar, yalnızca uzmanlık eğitimi almış, deneyimli, gerekli tıbbi bilgiye sahip hekimler tarafından gerçekleştirildiğinde güvenli bir şekilde yapılabilir. Aksi halde çözümü olmayan ya da ağır olan sorunlarla karşılaşılabilir.
Sağlık Bakanlığı yönetmelik metninin yarattığı belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Müfredatlarına kapsamı hangi standartlarla belirlenecek, sertifika programlarının içerik ve denetim süreçlerinin nasıl işleyeceği konularında somut çerçeve çizilmelidir. Kaldı ki birkaç haftalık sertifikasyon eğitimlerinin 5 yıllık uzmanlık eğitiminin yerini tutamayacağı da aşikardır.
Sağlık Hizmetleri Dengesi:
Estetik işlemlerin cazip hale gelmesi, özellikle maddi açıdan daha avantajlı bir alan olarak görülmesi nedeniyle hekimlerin bu alana yönelmesine sebep olacaktır. Bu durum, sağlık sisteminin dengelerini ciddi şekilde bozma riski taşımaktadır. Birçok branşta kamunun hizmetine yönelik hekim ihtiyacı zaten üst seviyelerdeyken, daha fazla hekimin estetik işlemler gibi ticari açıdan cazip alanlara kayması, diğer branşlarda hasta ihtiyaçlarının karşılanamamasına neden olacaktır. Bugün devlet hastanelerinde plastik cerrahi, dermatoloji uzmanı bulmakta güçlük çekilirken yarın iç hastalıkları, beyin cerrahisi, kadın doğum uzmanı da bulunamaz duruma gelinecektir.
Tıp ve Asistan Eğitimi:
Eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversite hastanelerinde görev yapan deneyimli eğitici hekimlerin, estetik işlemlerin sunduğu cazip koşullar nedeniyle bu alana yönelmesi, tıp eğitimi ve asistan eğitimi açısından geri dönülmesi zor sorunlar yaratacaktır. Bu durum, eğitici kadrolarda önemli boşluklar oluşmasına ve asistan doktorların eğitim sürecinde yetersiz kalmasına neden olacaktır.
Denetim Eksiklikleri:
Hâlihazırda estetik işlemler yalnızca plastik cerrahlar ve dermatologlar tarafından yapılması gerekirken bile, yetkisiz kişilerin merdiven altı uygulamaları kontrol altına alınamamakta, bu durum ciddi komplikasyonlara ve halk sağlığını tehdit eden sonuçlara yol açmaktadır. Mevcut denetim mekanizmalarının yetersiz olduğu bu ortamda, yetkili hekimlerin kapsamını genişletmek, denetim süreçlerini daha da zorlaştıracak ve bu tür uygulamaların kontrolünü neredeyse imkânsız hale getirecektir.
Sağlık Turizminde Prestij Kaybı:
Türkiye, sağlık turizmi alanında dünya çapında bir marka haline gelmiş ve özellikle estetik cerrahi alanında uluslararası alanda güvenilirliği ile tanınmıştır. Ancak, estetik işlemlerde yetkinlik kriterlerinin gevşetilmesi, bu itibarın ciddi şekilde zedelenmesine yol açacaktır.
Sağlık Bakanlığı’na Çağrı
Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği, bu tür düzenlemelerin planlanması ve güncellenmesi süreçlerinde her zaman Sağlık Bakanlığı ile iş birliğine açık olduklarına dikkat çekerek, alanında uzmanlaşmış hekimlerin ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmadan yapılan düzenlemelerin, yalnızca halk sağlığını değil, aynı zamanda mesleki standartları ve ülkemizin sağlık sistemine olan güveni de olumsuz etkileyebileceğini belirtti.









