Türk Jinekolojik Cerrahlar Koruyucu Düzenleme Bekliyor

Dünyanın en büyük kongrelerinden biri olarak nitelendirilen, modern tanı-tedavi yöntemlerinin tanıtıldığı Jinekolojik Endoskopi Zirvesi’nde Türk jinekolojik cerrahlar, Malpraktis davaları, beyin göçü, ülkemizde görev yapan yabancı hekimlere verilen mesleki denklik konularında acil-adil düzenleme gerekliliğine dikkat çekti.
—
Avrupa Jinekolojik Endoskopi Derneği (ESGE) ve Türk Jinekolojik Dernekleri iş birliğiyle bu yıl İstanbul’da düzenlenen 34. Yıllık ESGE Kongresi’nde 84 ülkeden 2 bin 500 uzman bir araya geldi. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen jinekolojik cerrahların, sektör paydaşlarının buluştuğu zirvede güncel-girişimsel ve tıbbı tedavi yöntemleri, kapalı cerrahi seçenekleri, neyin, ne zaman, nasıl uygulanacağı konusunda deneyim-bilgi-tecrübeler paylaşıldı. Zirve kapsamında düzenlenen basın toplantısında ise Türk jinekolojik cerrahların yaşadığı mesleki zorluklar, çözüm bekleyen sorunlar dile getirildi.
Jinekolojik endoskopi alanında dünya çapında tanınmış değerli bilim insanlarından ESGE Başkanı Prof. Dr. Ertan Sarıdoğan, 34. Yıllık ESGE Kongresi Başkanı Prof. Dr. Çağatay Taşkıran, Onursal Kongre Başkanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu ve Prof. Dr. Grigoris Grimbizis’in katıldığı basın toplantısında malpraktis davaları, beyin göçü, ülkemizde görev yapan yabancı hekimlere verilen mesleki denklik konularında acil-adil düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu gündeme getirildi.
“Genç hekimler mutsuz”
Türkiye’de kadın doğum uzmanlarının Malpraktis davaları nedeniyle yaşadığı mağduriyetleri dile getiren Onursal Kongre Başkanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu yetkililerden acil-adil çözüm beklendiğini söyledi. Pabuçcu ayrıca, “Malpraktis davaları, çalışma saatleri, ücret politikaları genç Türk doktorlarını farklı çözümler bulmaya itiyor. Ya artık cerrah olmayı tercih etmiyor ya da yabancı ülkelere gitmek için başvuruda bulunuyorlar. Yakın gelecekte doğum yaptıracak doktor bulamayabiliriz. Eğitimdeki kalite dengesizliği ise ayrı bir sorun. Yurtdışından ülkemize gelen, eğitimi bize eşit olmayan doktorlara denklik verilmesi bir an önce çözülmelidir. İngiltere’de bu tür davalar uzmanları koruma yönünde iken, (tıbbı hata olduğunda devlet ya da hekimin özel sigortası tarafından ödenir) Türkiye’de bu konuda sorunlar yaşanıyor. Acil ve adil düzenleme yapılması gerekiyor. Öyle ki, TUSS sınavlarında 1978 yılında kadın doğum uzmanlığı ilk sıralarda yer alırken şimdi en alt sıralarda. Yetkililerin yanlış politikaları düzeltmesi 10 yıl sonra yaşanacak sorunların bugünden halledilmesini sağlar. Avukatların hastaları arayıp, malpraktis dava açmaları için ikna etmesi sonrasında açılan davalar, verilen tazminat cezaları sonucunda yakın gelecekte doğum yaptıracak uzman bulamayacak duruma gelinir. Bu can yakıcı bir sorun. Ebe komplikasyonları bile nöbetçi doktora yansıtılıyor.
Dünyada Malpraktis davalarında kusur nerede, hekim ve hasta arasında kanun çok iyi sınırlarla çizilmelidir. Sorunun nasıl ele alındığı önemli. Hekim cezalandırılmamalı, eğitim seviyesi yükseltilmeli, sistem şu an tam tersini yapıyor. Genç hekimler mutsuz.”
“Genç Türk hekimler hayal kırıklığı yaşıyor”
ESGE Başkanı Prof. Dr. Ertan Sarıdoğan İngiltere’de de beyin göçü yaşandığını dikkat çekerek, “İngiltere’den çoğunlukla Avusturalya ve Yeni Zelenda beyin göçü yaşanıyor. Öte yandan genç Türk hekimlerin İngiltere’ye yoğun talebi var. Ama Türkiye’de beyin göçü oranı daha fazla. Bunun sebebi hayal kırıklığı çalışma saati, finansal yönü diye düşünüyorum”
- Yıllık ESGE Kongresi Başkanı Prof. Dr. Çağatay Taşkıran, kongre süresince geleneksel endoskopik ve robotik cerrahinin yanı sıra jinekolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan cerrahi-dışı girişimsel ve ilaç tedavileri, fertilite tedavileri, yardımcı üreme teknikleri de dahil olmak üzere yeni gelişmeleri, teknolojik ilerlemeleri, bunların klinik sonuçları uzmanlar tarafından tartışıldığını söyledi.
Prof. Dr. Grigoris Grimbizis (Aristotle University of Thessaloniki, Yunanistan) ise, kısırlığın en önemli nedenlerinden birini temsil eden tüp faktörlü infertilite tedavisinde, laparoskopinin kritik rolüne odaklandı. Grimbizis’e göre, tüplere ait patolojinin laparoskopik onarımı, objektif kriterlere dayanarak hastalara doğal yolla hamile kalma fırsatı sunan ilk tedavi seçeneği olarak kullanılmalı; IVF ise, doğal yolla gebelik elde edemeyen veya ileri yaşta olup tüpleri ciddi şekilde hasar görmüş vakalar için ikinci basamak bir seçenek olabilir. Robotik cerrahi, dokuların mikrocerrahi manipülasyonu için sunduğu avantajlarla bu stratejiyi desteklemektedir.









