Çaresizseniz Çare Sizsiniz
Çaresizlikten çare üretmek. İletişim Bilimleri Fakültesi mezunuyum. Mezun olduktan birkaç yıl sonra, kısa dönemli eğitim seminerleri veren kendi şirketimi kurdum. Annemi kaybedince şirketi kapatmak zorunda kaldım. Daha sonra çeşitli sektörlerde çalıştım.
Sibel Özdemir
Çaresiz iken aslında çare sizsinizdir. Babam beyin kanaması geçirip, ardından felç kalınca işimi bırakmak zorunda kaldım. Bir kardeşim olmadığı için babama benden başka bakacak kimse yoktu. Hastalıkla geçen 1,5 yıl beraberinde maddi manevi zorlukları da getirdi. Ancak hiçbir zaman pes etmedim. Tek dayanağım erkek arkadaşımdı. O da babamın rahatsızlığı uzun sürünce, benden ayrılmak istediğini direk söyleyemedi, beni aldatarak (bunu da aleni yaparak) ayrılığa zemin hazırladı. Yine de ondan Allah razı olsun ki en kötü zamanlarımda yanımdaydı.
Hastalıktan İş Doğdu
Zaman geçiyordu ve ben hem babama bakıp hem nasıl para kazanacağımı düşünüp duruyordum. Babamı yalnız bırakmam imkânsızdı; diğer felçlilerden farklı olarak, titreme rahatsızlığı olduğu için kendi kendine su bile içemiyor ve de konuşamıyordu. Bir emekli maaşıyla hem evin giderlerini karşılamam hem de hasta babamın ihtiyaçlarını karşılamam imkansızdı. Özürlü aylığından bahsettiler. Babamın %95 özürlü raporu olmasına rağmen, emekli maaşı olduğu için bize ödeme yapamayacaklarını söylediler. Ben yetkiliye durumumu anlatıp bana başka nasıl bir yol önerebileceğini sorduğumda bana babamı huzurevine yatırıp rahatlamamı tavsiye etti fütursuzca… Aslında tv programlarından birini çağırıp hem bu durumu hem de benim çaresizliğimi haber yaptırarak, bir de hesap numarası açarak duyarlı halkımızın bana yardım etmesine vesile olabilirdim. Ama bu benim kişiliğime son derece tersti. Düşündüm. Günlerce, haftalarca düşündüm. Hem çok sevdiğim babama bakıp hem geçimimizi nasıl sağlayabilirim diye.
Şelale Dünyasına Açılan Kapı
Oldum olası denizi ve dolayısıyla suyu çok sevmişimdir. Su bana huzur verir. Evde bir su sesi olsa belki bize biraz huzur verir diye düşünürken ‘bir şelale yapabilir miyim acaba’ dedim. Ve uzun bir araştırmadan sonra yaptım. Babamı ve beni ziyaret edenler o kadar çok beğendiler ki kendilerine de yapmamı istediler. O an kafamda ışık yandı. İşte aradığım şey buydu. Hem evde kalıp babama bakabilecek hem de geçimimiz sağlayacak parayı kazanabilecektim. Üstelik şelale yapmak beni çok eğlendiriyor ve bütün stresimi atmama yardımcı oluyordu.
Sibel’in Dünyası
İşte böyle kuruldu SİBEL’İN DÜNYASI.Önce çeşitli sitelerde grup oluşturup tüm tanıdıklarımı ekledim.Ve oradan yaptıklarımı sergiledim. Yavaş yavaş hem oradan hem de başka kanallardan sipariş gelmeye başladı.Şelalelerimin en büyük özelliği tamamen el işçiliği olup birebir kaya dokusunu verebilmem. Ayrıca el işçiliği olduğu için de modeller birbirlerine benzese de muhakkak kişiye özel farklılıklar ekliyorum. Bu da müşterilerimin kendini özel hissetmelerini sağlıyor. İstenilen renk, büyüklük ve şekilde yapabiliyor olmam da onlara bol seçenek şansı sunuyor. Kendilerine aldıkları gibi hediye olarak da değerlendirebiliyorlar.Şelalelerin dışında yine kaya dokusu verilmiş saksılar ve mumluklarda yapmaya başladım.Şimdi ilk amacım elbetteki bir an önce babamı ayağa kaldırabilmek. Ardından ise bu çaresizlikten doğmuş Sibel’in Dünyası’nı bir imparatorluğa dönüştürmek ve elde ettiğim bütün gelirle, benim durumumda olanlar benim çektiklerimi çekmesinler diye bir bakım evi açmak.