Erkek Kadını Yarattı

Erkek Kadını Yarattı
65 / 100

Kadın olmak ilkel zamanlardan bugüne kadar yasalar, töreler, ilkeler ve üstlerine yüklenen sosyal roller arasında var olmaktır. Kadın olmak gökyüzünde cenneti ayaklarının altına aldıklarını bilmek fakat yeryüzünde yetersiz, güçsüz, ikinci sınıf insan olmaktır.

Bilge M. Savaşan

Erkek kadını yarattı. Ne derece doğru bir söylem olabilir? Kimi kadınlar kendilerine “lutfedilen” sosyal kimliği seve seve kabul eder. Asalak hayatı yaşamayı benimser, kişiliği bastırılmış kadınlar, kalıba sokulmuş, kendilerine beraber yaşamaları için yapay bir karakter verilmiş kadınlar memnundur. Savaşmaya gerek yoktur insanlıkları için, kimi kadınlar ise Allah’ın kendilerine verdiği yaratıcılığın ve kuvvetin farkına varıp, doğanın onlara bahşettiği tahta çıkmak için,kendilerini kanıtlamak için yola çıkarlar.

Kanıtlamak gerekir kadınların camdan yapılmış bir süs eşyası olmadığını. Güzel çay demlemekten başka yeteneklerinin olduğunu, onlarında sinirlendiğini, kızdığını, insan olduklarını kanıtlamalıyız. Kadınlar şiirlere, şarkılara, hikayelere ilham perisi olurlar. Sadece bunlar değil tabi ki de “Modern Dünyada Kadın Olmak”, “Tecavüze Uğramamak İçin Ne Yapmalı”, “Yemek Yapma Sanatı” gibi kitaplara da ilham kaynağı olurlar. Tarih boyunca erkeklerin de çoğunluğu erkeğin üstün cins olduğu, kadının varlık amacının erkeğin soyunu sürdürme ve onun konforunu sağlama olduğu ve bunun tanrının iradesi olduğuna inanmışlar ve pek azı bunun gerçekliğini sorgulamışlardır.

Peki siz hiç sorguladınız mı?

Yasalarca kabul edilmiş eşitlik kavramının insanların akıllarında da yer etmesini sağlayabilmek, eşit olmayı başarmak acaba neden bu kadar zor? Çünkü bu cinsiyet rolleri açık bir şekilde kadın erkek eşitsizliğine dayanır. Ve ne yazık ki çoğu yerde eşitsizliği anlamak için insanların önünde yeterinde örnek yoktur. Bir erkek bunu kavrayamaz çünkü bu böyle gelmiş böyle gider olgusu bu insanların önüne iyi bir örnek vermez. Kadınlarda farkına varamazlar çünkü çoğu zaman önlerinde kendilerini kıyaslayacak iyi bir örnek bulunmaz. Annelerimiz de belki böyleydiler, ninelerimiz de ve onların anneleri de.

Erkeğin üstün cins olduğu ve kadınların erkeğin emrine sunulmuş varlıklar olduğu yeryüzünde hakim dinlerin pek çoğu tarafından kabul edilmiş, ancak hiçbir dinin kitabında bu açıkça yazılmamıştır. Erkekler kadınlara lutfettikleri roller sayesinde yaşadıkları konforlu hayatın devamı için kimi zaman dini, kimi zaman parayı, kimi zaman kaba kuvveti kullanmışlardır. Modern toplumlarda, özellikle din baskısının azaldığı Batı toplumlarında geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri sorgulanmaya başlandı. Kadın ister Tavrat’ta ki gibi Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmış olsun ister Darwin’in evrim teorisindeki Homo Sapienlerden türemiş olsun hep erkekten sonra geliyor ve hep erkekten zayıf güçsüz olarak niteleniyor. Başlangıçta sadece iş bölümü gibi ortaya çıkan cinsiyet rolleri zamanla cinslerin doğalarının bir gereği ve zorunluluğu olarak kabul edilmiş, erkeğin avlanan ve fetheden olması ona güç, mülk ve statü kazandırmış, bu kazanımlarının devamı için kadını eve, para, mülk, iktidar getirmeyen işleri yapmaya mahkum etmiş, sahip olduğu gücün ve dinin de yardımı ile kadınları da buna inandırmış veya mecbur bırakmışlardır.

Şimdi size diyorum ki bu yazı kadınlar hakkında değil, tam tersine erkeği korumak için yazılmış bir yazı. Madem kadınların yaşamını şimdiye kadar sorgulamadık ve onları çeşitli maddi ve manevi şiddetten koruyamadık şimdi de onları bir kenara bırakalım ve erkeklerimize bakalım…

Bu toplumsal şeriat ve roller erkeklerin omuzlarına da çok ağır bir yük yüklemekte.
Erkek ağlamaz (sinirlerini içine atıp patlamayı beklemeliler), erkek evine bakar, karısını çalıştırmaz, bir sürü çocuk yapabilir, herkese o bakmalı, evin direği olmalı, etrafında ki ve ailesindeki herkesin namusu o bir erkekten sorulur. Dedim ya kadınlar ilkel zamanlardan beri bir kutuya hapsedildiler, sınırları ve çizgileri var, görevleri var diye. İşte bunlar kadınlara olduğu kadar erkeklerinde aleyhine aslında. Tahmin edebiliyor musunuz hayatınız boyunca bu kadar büyük bir toplumsal ve psikolojik baskının altında kaldığınızı? Erkeğin bütün bunları başarabilmek ve tahtından inmemek için insanüstü bir çaba göstermesi, başaramaması ya da kısmen başarısız olması erkeklerin ağır psikolojik travmalar geçirmesi, hatta para, güç ve iktidar için yasadışı yollara başvurması, kuvvet kullanması gibi sonuçları da beraberinde getirmektedir. Özellikle “Aile İçi Şiddet “ dediğimiz olguyu yaratan en önemli sebeplerden biri bu toplumun erkeklere yüklediği Cinsiyet Rolleridir.

Dünyada kadın ve erkek olun, sevin, aşık olun, kadınınızı koruyun, erkeğinizi yüceltin. AMA önce insan olduğunuzu ve Allah’ın önünde fiziksel özelliklerinizden öte sadece eşit yaratılmış ruhlar olduğunuzu unutmayın…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.