Tesadüflere İnanmak
Tesadüflere inanır mısınız? Ben çok kritik zamanlarda, ilginç rastlantılarla dehşete düşüyorum. İki gün önce başıma gelenleri anlatınca bana hak vereceksiniz.
—-
Tesadüflere inanmak ya da inanmamak. İş ile ilgili yoğun bir dönemden geçmekteyim. Büyük bir firmadan görüşme teklifi aldım, toplantı yaptık, sonrasındaki bekleme sürecinde, bambaşka bir yerden farklı bir fırsat geldi ayağıma.
Bir şeyleri beklerken insan huzursuz olur, sabırsız ve heyecanlı haller içerisinde, gelgitler yaşar. İşte ben de tam bu ruh durumlarıyla mücadele ederken, yeni gelen görüşme teklifi ilaç etkisi yaptı, canlandım, kendime güvenim yerine geldi, yeni bir ümit doğdu içimde.
Bir yandan da iki iş arasında seçim yapmak pek kolay olmadığından, “acaba hiç aklım karışmasa mıydı?” diye düşünmeden edemedim.
Hal vaziyet böyle iken, oturmuş bir cafede arkadaşımı beklediğim sırada, ne zamandır karşılaşmadığım bir arkadaşımla, Cengiz’le karşılaştım. Aslında bir kaç gün önce aklımdan geçmişti, çünkü bana görüşme teklifinde bulunan şu ikinci firmada çalışmıştı bir kaç yıl önce. Ve beni de o firmadan aradıklarında hemen Cengiz’i düşünmüştüm, “acaba mutlu muydu orada iken?” diye…
O da, başka bir arkadaşı ile birlikte gelmişti cafeye. Hiç niyetleri ve zamanları olmadığı halde, bir müşteri ziyareti sonrasında cafenin önünden geçerken aniden karar verip durmuşlardı bir şeyler atıştırmak için.
Ayaküstü sohbet ederken, Cengiz’in diğer arkadaşının, bir kaç ay önce, bana ilk teklif gelen ve görüşmüş olduğum şirketten ayrılmış olduğunu öğrendim. Hem de epey yıllık bir çalışmanın sonunda mutsuz bir şekilde ayrılmış.
Konuşurken bunlar ortaya çıkınca ben de onlara önümdeki tekliflerden bahsettim gülerek. İkisi de benim için şu anda potansiyel işveren olabilecek yerlerde çalışmışlardı. Tesadüfün böylesine hepimiz hayret ettik.
İkisinden de şirketlere ilişkin görüşlerini aldım.
Neyse ki Cengiz’in harika bir tecrübesi olmuştu geçmiş işinde ve benim için de çok uygun bir ortam olacağını belirtti her zamanki pozitif halleriyle.
Böylece, önümdeki iki fırsata ilişkin bulunmaz nimet değerinde görüşlere kavuşmuş oldum. İlki ile ilgili deneyim pek iç açıcı değildi, ama ikincisi gayet ümit verici görünmekteydi.
Benim için, aslında herhangi bir yerde işe başlama aşamasında olan herkes için, ne kadar kritik, ne kadar mucizevi rastlantılar öyle değil mi?
Onlar gittikten sonra, kendi kendime “Galiba temiz kalpli olmak böyle bir şey. Ne hoş şeyler geliyor başıma. Bunları anlamak, kıymetini bilmek gerek” diye düşündüm.
Bu olaydan bir gün sonra ikinci işyeri ile görüşmeye gittim. Cengiz’in bahsettiği gibi son derece olumlu bir intiba edindim. Huzurlu, keyifli ve tam benim seveceğim gibi renkli bir iş görünüyor ufukta! Bakalım anlaşabilecek miyiz?