Ergende Depresyon
Çocukluktan ergenliğe geçerken yaşanan olumlu kimliğin oluşması için “Ben Kimim?” sorusunun cevabı esastır. Olumlu kimliğin temelindeki kendine dair algılar pek çok alanı kapsar. Kimlik oluşurken ebeveynlerin nasıl davranması gerekir?
Meral Keskin
Psikolojik Danışman
Kültür Fen Lisesi
Çocukluktan yetişkinliğe geçiş olarak nitelendirilen ergenlik dönemi, insan yaşantısında kritik öneme sahiptir. Biz yetişkinlerin farklı duygularla hatırladığımız bu dönemde gerek duygusal, gerekse fiziksel büyük bir değişim söz konusudur.
Ergen, bir yandan bedeninde ve duygu dünyasındaki bu hızlı değişime uyum sağlamaya çalışırken, okul ve ailedeki sorumluluklar gibi günlük yaşamın beklentileri de diğer yandan devam etmektedir. Bu dönemin zorlayıcı oluşu, tüm bu değişim ve beklentilere uyum gereğinden kaynaklanır.
Çözüm Arayan Anne Babalar Olur!
Yoğun, iniş çıkışlı, birbirine zıt duygulanımlarla dolu bu dönemde ergen, kimlik karmaşası yaşar ve kendini belirleyebilmek, gösterebilmek için büyük bir enerji sarf eder. Beklediğinden farklı tepkilerle karşılaştığında mutsuz ve uyumsuz olabilir. Zaman zaman kendini ifade etmede sıkıntılar, anlaşılamama duyguları yaşayabilir. Tahammülsüz davranışlarıyla, akademik zorluklarla, ilişki sorunlarıyla ergenler ve onunla iletişim kurmaya çalışan, bazen öfkeli bazen çaresiz, çözüm arayan anne babalar olur karşımızda cevap bekleyen.
Olumlu Kişilik İçin ‘Ben Kimim’ Cevabı Önemlidir!
Ergenin bu dönemdeki kimlik karmaşasından olumlu bir kimlikle yetişkinliğe geçmesi , “Ben Kimim?” sorusunun cevabının olumlu olması esastır. Olumlu kimliğin temelindeki kendine dair algılar pek çok alanı kapsar. Bedenini beğenmesi kadar karşı cins tarafından beğenilmek de önemlidir. Başarılı, sosyal olarak tercih edilen, sevilen bir kişi olmak olumlu benlik algısına hizmet eder. Ergenlik, kendi kimlik karmaşasından olumlu bir kimlik algısıyla çıkarak toplumda kendi rolünü belirlemeyi de içerir.
Fiziksel, duygusal, cinsel gelişimin hız kazandığı bir dönem olan ergenlik, bazen depresyonla çıkar karşımıza. Döneme özgü sorunları depresyondan ayırabilmek önemlidir. Ergene yardımcı olabilmek için ailenin sabırla yanında olabilmesi şarttır.
Depresyon nedeni?
Depresyon çocukluk döneminde başlamış olabilir veya ergenlik döneminde ortaya çıkabilir. Çocukluk dönemine oranla ergenlik döneminin ruhsal yönden daha sıkıntılı ve iniş çıkışlı olduğunu biliriz.
Depresyon karamsarlık, değersizlik ve suçluluk duyguları, yetersizlik, kendine güvensizlik, çaresizlik, kararsızlık, sosyal çekilme, iştahta ve uykuda bozukluklar (iştahsızlık veya aşırı yeme, uykuya dalmakta, sürdürmede, uyanmada zorluk, aşırı uyku hali), aşırı unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon güçlükleri, motivasyon kaybı, keyifsizlik, halsizlik, çabuk yorulma, geçmeyen baş ağrıları, mide ve bağırsaklarda şikayetler, deri hastalıkları, sevdiği etkinliklere karşı ilgisizlik, yaşamdan zevk alamama, ileri durumlarda ölüm ve intihar düşünceleri, ders başarısında ciddi düşüş, okula gitmeme eğilimi, odasından çıkmama, zayıf iletişim, sorumluluklarını yerine getirmeme, öz bakımını yapmama, aşırı alınganlık, ağlamalar, huzursuzluk, sabırsızlık, eleştiriye tahammülsüzlük, memnuniyetsizlik, çabuk sinirlenme, anlaşılmama ve sevilmeme duyguları ile karşımıza çıkmaktadır. Bazen suça yönelimli veya riskli davranış, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Ruh sağlığı profesyonelleri açısından bu belirtilerin birlikte ve iki hafta gibi uzun süreli devam etmesi, depresyona yönelik tanıda belirleyicidir.
Depresyonun Yakalanması Güç Olabilir!
Ergenlik dönemine özgü duygusal iniş ve çıkışlar, değişken duygu durum, depresyonun yakalanmasını güçleştirebilir. Depresif duygu durumunun uzun sürmesi, okul başarısında düşüş, ilişkilerde sorunlar yaşanması, madde bağımlılığı, olumsuz davranışlar aileleri destek alınması konusunda harekete geçirmektedir. Depresyonda sosyal beceri eksikliği, düşük özgüven, suçluluk duyguları, ailede depresyon öyküsü, kaygılı yaklaşımlar, kayıplar, ayrılıklar, kronik hastalıklar, yoğun çatışmalar, olumsuz ekonomik değişiklikler, çocukluk dönemi tacizleri vb. risk faktörleri olarak karşımıza çıkabilmektedir. Depresyona sıklıkla kaygı, davranım bozukluklarının eşlik ettiği, dikkat eksikliği olan çocuklarda daha yaygın olduğu belirtilmektedir. Eleştirel ebeveyn modeli çocuk ve ergenlerde düşük öz benlik gelişimi ve suçluluk duygularına yol açmaktadır.
Ebeveynler Nasıl Davranmalı?
Depresyon gerek yetişkin gerekse ergen veya çocuklarda ciddi bir durumdur. Kendiliğinden geçmesini beklemek, akışına bırakmak tehdit edici sonuçlara sebep olabilir. Depresyondaki ergen için bir çocuk ergen psikiyatristinden yardım almak önceliklidir. Genellikle ilaç ve psikoterapi ile tedavi planlanır. Psikoterapi, ilaç tedavisini destekleyici olup asıl amaç ergenin yaşadığı durumla ilgili farkındalık sahibi olması ve stresle nasıl baş edeceğini öğrenmesidir. Grup ya da aile terapisi şeklinde de yürütülebilir. Depresyonun nedeninin sorunlar değil, sorunlarla baş edememek, onları çözümleyememek olduğunu bilmek ve ergenin bu yönde güçlendirilmesine çalışmak şarttır. Psikolojik destek almayı reddeden bir ergen için ailenin tüm üyeleriyle birlikte bu desteği almaları gerektiği vurgulanmalı, sürece birlikte girilmelidir. Ailesini bu zor zamanında yanında hisseden, olaylarda kendisinin “suçlu” ya da “hasta” olmadığı mesajını alan ergen rahatlayacaktır.
Sabırlı, anlayışlı , duyarlı yaklaşım şarttır.
Yanında yer alarak birliktelik duygusu oluşturmak gerekir.
Değerli olduğunu hissettirmek çok önemlidir.
Büyüdüğünü kabullenmek, sınırlarına saygı göstermek gerekir.
Evde olumlu iletişimlerden oluşan, ergenin kendini rahatça ifade edebileceği huzurlu bir atmosfer oluşturulmalıdır.
Suçlayıcı yargılayıcı tutum yerine, ergenin kararlarının sorumluluğunu alabilecek güce ulaşması için pozitif tutumla yönlendirme yapmak etkilidir.
Ergenin olumlu özellikleri, davranışları vurgulanmalı, desteklenmelidir.
Okuluyla işbirliği yaparak ergenin bu süreçte birlikte desteklenmesi sağlanmalıdır.
Tedavinin kısa soluklu olmayabileceği, zaman ve devamlılık getirdiği bilinmeli, ilaç tedavisine yönelik endişeler doktoruyla paylaşılmalı, ergene yansıtılmamalıdır. Tedaviye yönelik olumlu mesajlar önemlidir.