Mavi Gözlü Melek Emel Sayın
Mavi gözlü melek Emel Sayın. Türk sanat dünyasının en sıcak, en çocuksu, en samimi, en güler yüzlü, en güzel mavi gözlü ve daha saymakla bitmeyecek en’lerine sahip bülbül sesli sanatçısı Emel Sayın’la sıcacık bir sohbete hazır mısınız?..
Röportaj: Nilay Akgün
Emel Sayın kırk yıla yaklaşan sanat hayatına 13 yaşında Arif Sami Toker’den aldığı müzik dersleriyle başladı. O günlere ait anılarını söyle anlatıyor:
“Şarkı söylemeyi çok seviyordum ve şarkıcı olmak istiyordum. Arif Sami Toker ve Münir Nurettin Selçuk’tan ders aldım. Çapa Lisesi’nden mezun olduktan sonra üç yıl İstanbul Belediyesi Konservatuarı Şan Bölümü’ne devam ettim. Hürriyet Haber Ajansı’nın açtığı yarışmada Münir Nurettin Selçuk’a ait ağır bir klasik okuyarak “Ses Kraliçesi” seçildim. 17 yaşındayken Ankara Gençlik Parkı’nda Necdet Yazar’ın gazinosunda ilk defa sahneye çıktım. 1963 yılında Ankara Radyosu’na sınavla solist olarak girdim, 7 yıl çalıştıktan sonra, Egemen Bostancı’nın teklifiyle İstanbul’a geldim. Lalezar Gazinosu’nda assolist olarak sahne almaya başladım. Böylece İstanbul Radyosu ve İstanbul günlerim de başlamış oldu. Çok yoğun günler yaşamaktaydım. Öyle ki bir dönem Ankara’da Köşk Gazinosu’nda çıkarken, İstanbul’da da film çekiyordum. Sabah uçağıyla her gün İstanbul’a gelerek film çekimlerine katılıyor, akşam uçağıyla Ankara’ya gidiyordum. Programımı yaptıktan sonra da iki üç saat uyuyup tekrar İstanbul’a geliyordum.”
Başarı ve üne kavuşan Emel Sayın içindeki çocuğu asla sindirmedi, bastırmadı; aksine onu hep yaşattı.
“Çocukluğum içimde kaldı”
Çok zor bir çocukluk dönemi geçirdim. Orta halli dört çocuklu bir memur ailesinin en büyük çocuğuydum. Topuklu ayakkabı hayallerimi süslüyordu. Ortaokul ikinci sınıfta gizlice annemin topuklu ayakkabılarını giydim, okula gittim. Koşarken düştüm ve ayakkabılar yırtıldı. O günü ağlayarak geçirdim. Şimdi yüzlerce “topuklu ayakkabım” var. Bugünkü çocuksu davranışlarım yıllar önce yaşayamadığım çocukluk günlerine dayanıyor. Elli bin yaşında da olsam çocuğum ben. İnanın buna yaradılışım bu. Boş vakit buldukça şimdi oyuncaklarımla -bebekler, köpekler, filler daha neler neler- oynarım. Gerçek yaşantım bu benim, her şeye gülerim. Zor yıllardı çocukluk yıllarım.
”Kompleksim kendimi beğenmemek”
Aslında ben kendimi çok çirkin bulurum. Burnumu, çenemi, vücudumu, beğenmem. Beni çok beğenenleri hayretle karşılarım. Ancak bazı günler bu düşüncem değişir ve kendimi güzel hissederim. O zaman hemen alışverişe çıkar, bol bol gezerim. Başka da bir kompleksim yok. Gülmeyi, yaşamayı çok severim. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm.
Emel Sayın, sanat hayatındaki 25. albümünü “Başrolde Emel Sayın” adıyla çıkardı. 1975’li yılların sonlarına kadar başrol oynadığı 15 filmde yer alan şarkıları yorumladı. Tarık Akan, Metin Akpınar, Zeki Alasya gibi isimlerle oynadığı “Düşman”, “Feryat”, “Süreyya”, “Rüyalar Gerçek Olsa”, “Mavi Boncuk”, “Feride”, “Rüzgar” ve “Gülizar” adlı filmlerde yorumladığı şarkılar Türk halkının gönlünde ve dilinde yer etti. Emel Sayın bu albümüyle ilgili duygularını şöyle dile getiriyor:
“Eskilerin kokusu var, yaşanmış bir 15 yıl var bu şarkılarda. Duygularım, küskünlüklerim, sevinçlerim, baş ağrılarım, hayal kırıklıklarım, filmlerde yaşadığım o heyecanlar var, anılar var. Bu şarkıları okurken de bunları hep yaşadım…”
Ayrıca Emel Sayın, mars gezegenine fotoğrafı (Nasa Uzay kurumun sayesinde) gönderilen ilk sanatçı ve Londra Postanesi’nde pulu çıkarılan tek Türk sanatçısı!..