Yangın Solunum Sağlığı İçin Tehdit mi?
Yangın solunum sağlığı için tehlike unsurudur. Günlerdir yanan ormanlar tüm Türkiye’yi yasa boğarken, uzmanlar dumana maruz kalan kişilerin sağlığı konusunda uyarıda bulunuyor. Özellikle küçük çocuk, yaşlı, astım, KOAH ve kalp hastalarının yangın dumanından korunması gerekir.
Doç. Dr. Onur Turan
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD)
Yönetim Kurulu Üyesi
Yangın ile birlikte solunum sağlığına etkisinin gündeme gelmesi gerekir. Türkiye’yi etkisi altına alan orman yangınları ülkemizin orman varlığında ciddi kayıplar oluştururken, bölgelerde yaşayan halkımız hem can hem mal kaybına uğradı. Çok sayıda canlı da hayatını kaybetti ya da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Tüm bunların yanı sıra orman yangınlarının diğer olumsuz etkisi solunum problemleridir. Orman yangınları aynı zamanda bir halk sağlığı sorunu, sonucunda meydana gelen hava kirliliği ise çok ciddi sonuçlar oluşturur. Yangınlar orman ve onların doğal ev sahipleri hayvanları yok ettiği gibi havayı da oldukça olumsuz etkiler. Yangın dumanındaki küçük ya da büyük partiküller havaya karışır. Bu gazlardan zehirlenerek ölüm en istenmeyen sonuç. Özellikle küçük çocuk, yaşlı, astım, KOAH ve kalp hastalarının yangın dumanından muhakkak korunması gerekir.
Solunum problemlerine dikkat…
Orman yangınları sırasında ortaya çıkan çeşitli duman, gaz ve diğer solunan maddeler özellikle akciğerler için zarar verici etkilere sahiptir. Dumana bağlı akciğer hasarı; yanan maddenin cinsi, yanma şekli, oluşan ısının sıcaklığına bağlı olarak değişir. Dumanın neden olduğu sistemik etkilerin büyük kısmını karbonmonoksit zehirlenmesi oluşturur. Ayrıca; hidrojen siyanür, asit, aldehit gazlar ve oksidanlar da akciğer, vücuda zarar veren diğer bileşenler arasında yer alır. Duman solumasına bağlı ölüm her yüz kişiden ortalama 5 ile 8’inde gelişirken, erken ölüm, çoğunlukla hava yolu tıkanıklığı, sistemik-metabolik zehirlenmeler sonucunda oluşur.
Duman solunması sonucunda üst solunum yollarında hasar, ödem gibi durumların yanında, yaygın akciğer tutulumu, akciğer fonksiyonlarında bozulma hatta ölüme kadar giden tablolar oluşabilir. Duman veya benzeri irritan maddelere maruziyet, solunum fonksiyonlarında azalma, hava yolu duyarlılığında artış, astım gibi bir havayolu hastalığını tetikleyebilir. Astım ve KOAH gibi hastalığı olanlarda atak gelişimine neden olabilir. Olası bir yangın durumunda; özellikle solunum sistemini korumak, duman solumamak için ıslak havlu veya bez kullanarak burnun kapatılması önemlidir. Bu arada daha önceden temin edilen N95 gibi koruyucu solunum maskelerinin kullanılması eğer duman solunduysa en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Yaşlılar-çocuklar risk altında
Yangın dumanının solunması astım ve KOAH hastalarında tablonun kötüleşmesi ve ataklara neden olabilir.
- Duman; zatürre, bronşit gibi hastalıklara da neden olabilir. Kalp hastalarında ani ölüm, kalp krizi-ritim bozuklukları meydana gelebilir.
- Yaşlı kişilerde kronik solunum yolu ve kalp damar hastalıklarının sıklığının fazla olması onları daha fazla risk altında bırakır.
- Çocuklarda ise solunum yolları ve akciğerlerin hâlâ gelişmekte olması nedeniyle yangın dumanına maruziyet kalıcı hasarlara, ileride astım gelişimine neden olabilir.
- Yangın dumanından korunmak için öncelikle çocuk, gebe, yaşlı, astım, KOAH, kalp gibi kronik hastalığı olan kişilerin orman yangını riskinin yüksek olduğu dönemlerde zorunlu olmadıkça bu bölgelere seyahat planı yapmamalı.
- Ayrıca yangın çıktığı durumlarda havada yangın dumanı partiküllerinin ölçümü, dumanın yayıldığı alanın belirlenmesi ve bunun halka duyurulması sağlanmalı.
- Yangın dumanı yayılım alanında bulunanların yangın riski yoksa evde kalarak kapı ve pencerelerini kapalı tutmaları, zorunlu tahliye durumu varsa da mümkün olduğunca bölgeyi hızla terk etmeleri, araba ile seyahat sırasında tüm camların kapalı olması, iç havalandırma ile aracın havalandırılması önerilir.
Santral yangınlarında risk daha da artır!
- Termik santral yangını olan bölgede, özellikle karbonmonoksit ve kükürtdioksit seviyeleri yüksekliği risk teşkil etmektedir. Bu yüzden bunların takibi yapılmalı.
- Yangın santrale ulaşmadan bölge tahliye edilmeli, tahliye edilememiş ise yangın devam ettiği sürece bölge halkı mümkün olduğunca evden çıkmamalı, evler dış ortamdan havalandırılmamalı.
- Dış ortamlarda partikül filtre özelliği de taşıyan FFp2 ve FFp3 maskeler tercih edilmeli.
- Zaten bölgesel yangınlar nedeniyle düşen hava kalitesi santral yangınıyla daha da bozulabileceği için risk grubunda hastalar astım, KOAH, restriktif akciğer hastalığı, evde sürekli oksijen kullanan solunum yetmezliği hastaları mümkünse yangın ortamından uzaklaştırılmalı. Yangın bölgesinde kalmaları durumunda, evlerini izole etmeleri, mümkünse hepa filtreli klima ile soğutulan (dışarıdan havalanmayan) bir ortamda kalmaları önerilir.
- Yangına ve dumana maruziyet sonrası bireyler en az 24 saat semptomlar açısından izlenmeli. Solunum semptomları olan bireyler için CO zehirlenmesi açısından sadece pulse oksimetre yeterli olmayacaktır, karboksihemoglobin (COHb) düzeyleri ile artetiyel kan gazı ile birlikte değerlendirilmeli.
Pandemi önlemleri gözardı edilmemeli
Doğal afet alanları COVID-19 önlemlerinin en fazla göz ardı edildiği, insanların birbirine destek amacıyla korunmasız yakınlaştığı alanlar yaratıyor.
İnsanların açık alanlarda toplanmasının sağlanması ve yemek yedikleri alanlarda azami şartlara dikkat edilmesi önemlidir.
Yangın afeti sonrası çadır veya farklı konaklama alanlarında bulunulması, COVID-19 pozitif vaka ve temaslılarla riski arttıracaktır. Bu nedenle, kişisel koruyucu önlemlerden vazgeçmemeli, maske-mesafe-hijyen üçlüsü ve pandemi kurallarına uymaya devam edilmelidir.
*Afetten etkilenen vatandaşların kaldıkları yerleşim alanlarının hijyen açısından iyileştirilmesi, dezenfeksiyon alanlarının oluşturulması, olası bir enfeksiyon şüphesinde gerekli tıbbi hizmetin verilmesi sağlanmalıdır.
*Bölgedeki kişiler için maske düzenli olarak temin edilmeli, kullanımı denetlenmeli, HES kodu kontrolleri yapılmalıdır. COVID-19 şikâyetleri olan kişilerde gerekli görülen durumlarda PCR testi yapılması, bölgede yer alan sağlık ekiplerince sağlanmalıdır.