Bağlanma Stili ve Sosyal İlişkiler
Çocukluğumuz ve o dönemde öğrendiklerimiz, hayatta birçok alanı olduğu gibi sosyal ilişkileri de doğrudan etkiler. Küçüklükte oluşturulan bağlanma stili, gelecekteki arkadaşlık ve romantik ilişkilerimizi, iş hayatımızı doğrudan etkiler. Peki, bağlanma stili ne demektir ve yetişkinlik hayatını nasıl etkiler?
Naz Güneş Mayadağ
Kişisel Gelişim Uzmanı
‘Çocuk aklının gelişimi için anne sevgisi, fiziksel gelişimi için gereken vitamin ve proteinler kadar mühimdir.’ John Bowlby
Bebeklikte fiziksel-duygusal ihtiyaçların giderilmesi için ebeveynlerimize ihtiyaç duyarız. Bebeklik ve çocuklukta, ihtiyaçların karşılandığı oran ve şekilde ebeveynlere bağlılık geliştiririz. Eğer sevgiyle ve düzenli olarak karşılandıysa, ebeveynlerimizle sağlıklı bağ kurulur aksi durumda ise sağlıksız bağlanma stili gelişir. Küçükken geliştirilen bağlılık stilleri, yetişkinlik hayatında insanları-dünyayı nasıl göreceğimizi ve nasıl bir ilişki kuracağımızı belirler.
Bağlılık stilleri üç başlık altında toplanır.
1.) Güvenli Bağlanma Stili
Çocuklukta ihtiyaç duyduğu sevgi, destek ve anlayışı gören, fiziksel-duygusal ihtiyaçlarına her zaman cevap alabilenler güvenli bağlanma stili geliştirir. Bu çocukların ebeveynleri anlayışlı, güven-huzur duygusunu çocuğun ihtiyaçlarına göre sağlıklı şekilde verir. Bu şekilde büyüyen çocuklar dünyaya güvenen, sağlıklı ilişkiler kurabilen, öz-saygıya sahip olan, duygularını ifade edebilen, sevildiğini hissedebilen bireyler olur.
2.) Kaçıngan Bağlanma Stili
Çocuklukta ihtiyaçlarına duyarsız kalınan, mesafeli ebeveynler ve duygularına gereken önem verilmeyenler ise kaçıngan bağlanma stili geliştirir. Bu bireyler, yetişkinlik hayatlarında da insanlara güvenmekte zorluk yaşar. İnsanlarla bağ kurmak, yakın olmakta zorlanır, bu durum romantik ilişkilerinde sorun yaşamalarına sebep olur. Genellikle diğer insanlardan uzak duran, samimiyet geliştirmek istemeyen ve biri samimiyet geliştirmeye çalıştığında ise gerginlik hisseden bireyler olur.
3.) Kaygılı Bağlanma Stili
Çocuklukta ihtiyaçlarına düzensiz cevaplar alan, ebeveynlerinin yanında olup olmayacağından emin olamayan, karışık tepkiler görenler ise kaygılı bağlanma stili geliştirir. Bu çocuklar, yetişkinlik hayatlarında kaygı duygusunu çok yoğun hisseden, sürekli terk edileceğini-yalnız kalacağını, romantik ilişkilerde sık sık istenmediğini düşünen, güven duygusunu hissedemeyen birey olur. Hayatlarından çıkan birey geri dönse bile kaygı duygusu devam eder.
Hayatta ilk bağ kurmayı öğrendiğimiz ebeveynlerin duyarlı-anlayışlı olması, güven ortamı sunması çok önemlidir. Çünkü dış dünya ve diğer insanlar ebeveynlerle özdeşleştirilir. Bu sebeple çocukluk travma ve gördüğümüz davranışlar, yetişkinlikte hayatı nasıl göreceğimizi belirler. Eğer birey, sağlıksız bağlanma stili geliştirdiğini fark ederse, bunu çözmek için yapılacak en önemli adım profesyonelden yardım almaktır.
Kaçıngan veya kaygılı bağlılık stiline sahip bireyler, başkalarından farklı ilişkiler kurdukları hatta bazen ilişki kuramadıkları için kendilerini suçlama eğiliminde olabilir. Bu durumda, kişinin bağlılık stilini fark etmesi, sebeplerini anlaması suçluluk duygusundan arınmasına yarımcı olacaktır. Çocukluktan gelen bilgiyi değiştirmek çoğu insana zorlayıcı gelse bile imkânsız değildir. Kişi, güven duygusu üzerine çalışarak geliştirmeyi öğrenebilir, daha sağlıklı ilişkiler kurabilir. Bu konu güvensizlik duygusu ile de bağlantılı olduğundan, derginin 182. sayısındaki ‘Güvensizlik duygusu ile nasıl başa çıkılır?’ adlı yazımı okumak daha fazla fikir sahibi olmanızı sağlayabilir.